Pages

9 Aralık 2008 Salı

bu deliye bu bayram, bayram değil...



bu bayram;
bayramlık alışveriş yapmadım
bayramlığım olmadı
kimseyle barışmadım
evde kurban kesilmedi
sevdiğim hiç kimseyi arayıp sormadım
ailem dışında kimseyle bayramlaşmadım
bu bayram bana bayram gelmedi
bu bayram'lık delilikten istifa ettim....

5 Aralık 2008 Cuma

Son Tango



Biraz alkol, biraz anı
Döküldü ortalığa…
Balkonda yalınayak seyrederken şehri
Omzumda piyano çalışların vardı
Ve ruhunun ritimleriyle dokunan parmakların
Geçmişten izler taşıyordu omzumdaki dokunuşların
Sordum.
Sustun
Sonra biz hep sustuk.
O gece son defa bakmıştın bana öyle,
Son defa sarılmıştın
Son defa koklamıştın
Son tango sona erdi.
Son.

2 Aralık 2008 Salı

neden büyüdüm baba ben?


büyümek ne kadarda zormuş...
bana büyüdüğümü farkettiren onca sebep arasında galiba en çok zoruma giden babamın değişen tavırları ve bana olan güvensizliği...,
ben küçükken babam "benim kızım büyüyünce başbakan olacak" derdi göğsünü kabarta kabarta. başbakan olabilmem mecazi anlamda "benim kızım okuyup büyük işler yapıcak, önemli görevlerde bulunacak, parmakla gösterilen insan olacak" demekti... aradan yıllar geçti... okul bitti. ben idealist bir gazeteci ruhuyla ordan oraya savurdum kendimi... ilkokula başlamadan önce 4 yaşlarımdayken rahmetli dedemin sayesinde okumayı yazmayı öğrenmiştim. 4 yaşındaydım. ev nüfusu kalabalıktı. babannem, dedem, küçük amcam ve küçük halamda bizimle birlikte yaşıyorlardı. kalabalık bir ailenin tek çocuğuydum. daha o yaşlarda eve giren her gazeteyi resimleriyle birlikte sayfa sayfa incelermişim. (kısmen hatırlıyorum) elinde gazete okuyan birini görünce hemen tepesine çıkıp, işaret parmağımla göstere göstere "orda ne yazıyor, burda ne diyor, bana bunu okusana, bana şunu anlatsana..." diye diye kimseye rahat vermezmişim. rahmetli dedem buna dayanamayıp bana kucak dolusu defter kalem taşıyıp, sağdan soldan öğretmen arkadaşlarından ilkokul fişleri bulup üşenmeden bana okumayı ve yazmayı öğretti.iki sene sonra birinci sınıfa başladığımda sular seller gibi kitaplar, gazeteler okurdum. eğitim hayatıma sınıf öğretmenimin asistanı olarak başlamıştım. "git kızım buna göster, git kızım buna hecelettir" diye diye daha o yıllarda üzerime sorumluluklar bir bir yüklenmeye başlamıştı. sonrasıda hep öyle devam etti... ve ben hayatımı gazete küpürleriyle geçirdim. gazeteci olmam bir seçim olmamıştı benim için... hikayemi bilen yakınlarımsa "gazeteci olmaz gazeteci doğulur" diye bıyık altından laf sokuştururlar bana bu yüzden. ama gel görki içimdeki meslek aşkı kadar güçlü ve büyük olmadı başarılarım... babam hep memuri bir hayatımın olmasını istemişti. vakitli gidip geldiğim bir mesai saatim, düzenli maaşım olsun aldığımı verdiğimi bileyim istemişti. bu hiç bana göre değildi. içimdeki "deliyi" öldürüp babamın istediği "akıllı" insan olamazdım. olmadımda. şimdi babam beni sallamıyor, ne iş yapıyorum kimlerle çalışıyorum ilgilenmiyor, iş görüşmelerimin sonucunu merak edip sormuyor bile... onun istediği akıllı insan olamadım ya, bana olan bütün güvenini bütün samimiyetini ve en kötüsü bütün dostluğunu kaybetti. ve malesefki artık bende öyleyim... babam akıllı küçük kızını bende kahramanımı kaybettim... daha önce yaptığım gibi sanırım bana yine, yollar, başka yerler, başka evler gözüküyor... bu kaçınılmaz ayrılığa karşı koyacak gücüm yok artık...
neden büyüdüm baba ben, işsiz idealist bir gazeteci olmak için mi? yoksa varlığında seni kaybetmek için mi?

hayal kırıklıklarım....-II-


malesef hayal kırıklığıyla geçen bir iş görüşmesi yaşadım a dostlar...
sabah arayıp adresi aldım saat 1'e randevu verdiler. izbe bir iş hanında küçük bir odada internet üzerinden habercilik yapan biri patron ikisi süs bitkisi kıvamında olmak üzere üçtane embesil...
kapıdan içeri adım atar atmaz "pardon yanlış geldim" deyip çıkasım vardı ki yemedi. dört gözle bekleniyormuşum hemen ismimi söylediler. tanıştık falan. adamın geçmişte pisişik işleri olduğu kesin. e.ge.kon davasından içeri alışmışlığı bile var-mış. bide bunları çok matah bir şeymiş gibi anlatması varki delirdim resmen. durmadan atıp tuttu. sağından girdi solundan çıktı. israil bilmem ne bakanı amcasıymış hatta bla bla bla... gazetecelik hakkında da bir sürü ahkam kesti haspam... neyse çay verdiler içmedim. daha doğrusu ne içip içmek istemediğimi bile sormadılar. plastik bardakta çay ve yanında bildiğimiz kesme şeker kutusunda sehpanın üzerine bıraktı embesil kızlardan biri. öyle böyle derken düşünmek istediğimi söyleyip çıktım ordan. saçma sapan bişeydi yani, tamamen fiyaskoyla sonuçlanmış bir iş görüşmesiydi anlayacağınız.
sonra kankam fiko'yu aradım, ofisteymiş. onun yanına gittim, birlikte yemek yedik lafladık biraz. sonrada eve geldim. harun iki defa aradı bu gün iş görüşmemi merak etmiş. anlattım olanları. herkesin söylediği şey aynı; "sendeki de ne şans be kızım ayağın kaysa mezara düşersin" evet anca bu kadar talihsiz olabilir bi insan. başvuru yaptığım diğer işlerden cevap geldiğinde aynı hevesle gideceğimi hiç sanmıyorum. hep aynı hayal kırıklıkları. boşu boşuna ümütlenip heycanlanıyorum bide daha yolda giderken alacağım maaşa göre aylık borç ödeme ve alışveriş planlarımı bile yapıyorum. neyine gerek be deli görüyorsun işte bu kaçıncı yada daha kaç fiyasko bekliyorsun ki. leventte aramıyor zaten. en son geçtiğimiz pazar günü için kahvaltı planı yapmıştık. cumartesi ben seni ararım haberleşiriz demişti. aramadı. benimde aramaya hiç niyetim yok. ne hali varsa görsün. umrumda bile değil. yine can sıkıcı bir yazıyla bu akşamı geçirdim. uzun bir süre de güzel haberler verebileceğimi sanmıyorum.....:(

Şok.. Şok... iş başvuruma cevap geldi:))

sanırım bazen çok nankör olabiliyorum...
bu sabah başvurduğum bir yayın kuruluşundan cevap geldi. cv mi değelendirmişler ve görüşmek istiyorlar:)))))))) hiç umudum yoktu oysa, bu krizde beni kim işe alır diyordum. millet çalışanlarını çıkarırken iş başvurusu yapmak olumlu bi cevap beklemek ütopik bir hayaldi benim için ama sanırım şansım dönüyor..
yarın arayıp görüşmeye gidicem...
umarım olumlu sonuçlanır... Delirapunzel dualarınızı bekliyor...

1 Aralık 2008 Pazartesi

kötü bir gün



sabah sabah babamla kapıştım.
bi an önce iş bulmam lazım.
yoksa evde keçileri kaçırıcam.
bir sürü yere cv mi yolladım. abuk sabuk yerel dergi ve gazetelere başvuru yaptım hatta mesleğimle ilgisi olmayan bi kaç yere daha yolladım cvmi. bi haber çıkacağını sanmıyorum, nasılsa herşey ters gidiyor, bi mucize gelipte beni bulacak değil ya a.q
lanet olsun  bu gün ters giden herşeye.
cok canım sıkkın. bi duş alıp dışarı çıkıcam.

arkadaşımın kıskanç sevgilisi!!!


sıkıcı bile olamaycak kadar manyak bir pazar günü geçirdim. sabah kahvltısından sonra nasıl çakılıp kaldıysam koltuğa bütün bir günü orda bitirdim. tek yaptığım şey durmadan bişeyler yemek oldu.
bi kaç paket cips, bir kaç adet gofret, çikolata, kocaman bir tas bol tuzlu patlamış mısır, portakal, mandalina, çekirdek, sandviçler içecek olarakta bol su, çay neskafe ve sıck çikolata.... bide akşam yemeği tabi...
mide fesadı geçirmeyeyim allahım lüffenn:((
bütüngün internet başındaydım. annem depresyonda olduğumu fakat bunun tedavisinin abur cubur olmadığını söylüyor. -üzgünüm anne aptal doktorlarla ve onların vereceği gereksiz ilaçlarla uğraşamamm!! ben abur cuburlarımla mutluyum!!!
msnde bissürü aptal şapşal geyikler yaptım milletle. haa bu arda dün bi arkadaşımın sevgilisi beni msnden kekledi. gerizekalı kıskanç hatun tuzağına düştüm. yazıyı ynen aktarıyorum;
(15:17) ﻬ [x arkadaşım: size bir titreşim gönderdi.
(15:17) - Deli Rapunzel: burdayım
(15:17) ﻬ [[x arkadaşım: nbr
(15:18) - Deli Rapunzel: iyidir senden nbr;)
(15:18) ﻬ [x arkadaşım: iidr benden de
(15:18) - Deli Rapunzel: fotoğraf konuşuyo yine:)
(15:18) ﻬ [x arkadaşım: çok güzel dimi :)
(15:19) - Deli Rapunzel: evet:)
(15:19) - Deli Rapunzel: acaip romantik duruyo burdan bakınca:)
(15:19) ﻬ [x arkadaşım: çok teşekkürler :)
(15:20) - Deli Rapunzel: rica ettim;)


bu konuşmadakinin x arkadaşım olmadığını akşam öğrendim. facebooktan msj atmış "msnden engelledinmi beni göremiyorum" dedi. yok dedim niye engellim seni delimisin nesin? önce biraz düşündü. sonra "dün biz seninle yazıştık mı?" dedi. baktım kayıtlara yazışmışız. sonra tekrar ekledi beni. meğer benimle konuşan sevgilisi olacak o kıskanç hatunmuş!!! adi karı yazdıktan sonrda engelleyip silmiş!!!!

be hey utanmaz karı, (yazışmada geçen fotoğrafta bu iki sevgilinin çok güzel fotoğrafından ibaret.)yelloz seni ben arkadşıma gayet memnun bir şekilde fotoğrafta ne kadr romantik olduğunuzdan bahsediyorum, sende bana teşekkür ediyorsun, hal böyleyken ne demeye beni silip engelliyosun allahın amelesi. nooldu anlaşılmayacakmı sandın? hiç mi yüzyüze gelmicez seninle? bak ben sana neler edecem o zaman seyret sen.
abi uyuz oldum ya. hatun fotoğrafımıda görünce pencerede kesin beni potansiyel falan sandı heralde. mal!!! bide böyle tipler vardır. tamam bende kıskancımdır ama bunun bi mantığı yada kıskançlığa dayandıracak bir sebebin olması lazım ( çok güzel olmam bunu için bir sebep olabilir tabi o ayrı konu:))) off aşıkım kendime ya:)))neyse şaka bi yana hakkaten sinirlendim!! bu arada son sigaramı yaktım şimdi. benimki biteli çok oldu en son iki tane babamdan aşırmıştım oda bitmek üzere. sigaram bitince oturamayıp direk uyuyan bi psikolojim var. o yüzden bu sıkıcı pazar yazısını kısa tututucam.