Pages

30 Haziran 2009 Salı

100. yazı, yeni bir süreç....

Dün nihayet, Kürşat Başar’ın Başucumda Müzik isimli kitabını bitirebildim. Hikaye çok akıcı olmamakla birlikte gözümde bir dönem filmi olarak seyir etti. İhtilal dönemlerinde siyasi çalkantılar eşliğinde dönemin siyasetçilerinden idam edilenlerden biri ile kadının yaşadığı yasak aşk hikayesi kadın tarafından anlatılıyordu. Bir kadının bütün yasaklara ve tabulara rağmen yasak bir aşkı en dürüst şekilde nasıl yaşadığını okudum. Makul olan hiç bir tarafı olmamasına rağmen dürüstlüğüne hayran kaldım kadının. Kocasına bütün gerçeği anlatıp hayatını aşkı uğruna ordan oraya sürüklemesi, bütün dedikoduları görmezden duymazdan gelen cesareti, iradesi, yaşadığı ilişkinin yasak sebepleri nedeni ile zorluklarla başedebilme gücü hepsi hayranlık uyandıracak türdeydi. Her satırda “ben olsam?” cümlesini kurdum. Bir çoğu cevapsız kalsada, sanırım hariçten gazel okumak bana göre olmadığı kanısına vardım. Şimdi yeni kitap arayışı içerisindeyim. Tavsiyeleriniz olursa değerlendirebilirim bu arada ...Ayıptır söylemesi bu gün maaşımı alacağım ve ilk işim bi kaç kitap almak olacakJ bi kaç gündür aptal saptal, kimisi işe yarar kimisi keyifli, kimiside gereksiz kararlar aldım. Geçen Cuma Berkay ile taksime çmeye gittiğimizde, Harun’un bana sevgililer gününde almış olduğu Sony mp3 çaları ona verdim. Almayı düşünüyormuş “alma bende var, zaten zıpıtıp atacak yer arıyorum” dedim. Böylelikle harun’un bende kalan bir anısından da bu şekilde kurtulmuş oldum. Ayrıca yollarda işe gidip gelirken, müzik dinlemekten kitap okumayı hep ertliyordum ikisini aynı anda yapamadığım için, şimdi en azında trafikte geçirdiğim onca kayıp vakitte de olsa kitap okumaya daha fazla vakit ayırıp dinlediğim şarkılarla kendimi bunalıma sokmuyorum.
Bir diğer gelişme ise dün taksime gidip daha önceden internetten araştırmış oluğum keman kursuna gidip ön kayıt yaptırdım. Bir sanat merkezi, aylık ücreti beni zorlamayacak şekilde üstelik saatlerini ve gününüde ben belirleyebiliyorum. Çok heycanlandım :) maaşımı alıp resmi kaydımı yaptırıp derslere bu hafta başlarım diye umuyorum. Artık keman sesleri eşliğinde tam bir melankoliye bağlarım sizi :)
bu arada tatil planımıda yaptım, ağustosun 7 sinde ilkokul ortaokul lise ve aynı mahallede birlikte büyüdüğüm yirmi yıllık arkadaşım Tuna ile Bodrumda küçük sevimli bir pansiyon bulduk. Onun senelik izni olduğu için 7 ağustosu bekliyoruz. Şimdiden sabırsızlanıyorum. Mis gibi bodrum, güneş, kum, deniz, içkim, kemanım ve yanımda yıllarımı geçirdiğim bir dost.... daha ne olsun ki
güzel zamanlar beni bekliyor, bekleyecek, beklemek zorunda.... herşey güzel olmak zorunda. Dünya benim etrafımda dönecek, ve bende bütün dünyanın etrafında dönebilecek kadar güçlü mutlu ve dirençli olmalıyım...

bir öğle arası sistem arızalarından faydalanarak mesaimden çaldığım süremin sonuna denk geldim... öpito;)

Ayrıca; 100. yazımın hatrına tebriklerinizi bekler :P bu güne kadar bana eşlik etmiş, iyi ve kötü günlerimi benimle paylaşmış bütün blog dostlarıma kocaman teşekkürler... iyi ki vardınız, ve bundan sonra da hep olunuz....
Seviyorum hepinizi...

29 Haziran 2009 Pazartesi

Bu lanet olası kadının kaprisinede, bu işinde taaaa bilmem neresine de....

Bu aralar fazla özgürüm sanırım. Hayatımda birinin olmayışı beni daha da deli kılıyor. Cuma gecesi sabaha karşı eve geldim. Deliler gibi eğlendim. Mutlu değilim ama mutsuz değilim. Şu andaki başlıca mutsuzluk sebebimin işimin olması nedeniyle radikal kararlar aldım. Evet şu an ki çalıştığım işyerim çağrı merkezi bildiğiniz gibi. Kendi mesleğim olan gazeteciliği yapamadıktan sonra hiç bir sektörde kariyer planı yapmadım, yapmayı da düşünmüyorum. Bu gün şefimizin yaptığı toplantıda herkesle birlikte onu dinlerken benim ağzım kulaklarımdaydı. Ben bunu hep yapıyorum bi elim de kalem ağzımın yarısına kadar sokmuş kemirirken diğer elimlede saçlarımla oynuyorum. Yüz ifademde ise pisişik bir gülümseme var. Şef buna uyuz oluyor. Söylediklerini, sürekli beni eleştirmeye çalışan örneklerle koyduğu kuralları ciddiye almadığımı belirtiyorum. “söylemek istediğiniz bir şey var mı arkadaşlar?” dediğinde ise, söyleyebileceğim çok şey olduğunu bildiği halde sadece gülümseyerek“teşekkür ederim” demem onu delirtiyor. Az önce toplantı bitti. Ve ben şu an da bunları sizinle paylaşıyorum. Keza şef aptal saptal konuşmasını yaparken, daha önce yaptığım araştırmalar sonucunda garsonluk yapmaya karar verdim. Geceleri oldukça yüksek günlük ücretle akşam 9 sabah 4 saatleri arasında çalışabileceğim bi kaç bar cafe buldum. Neredeyse şu anki maaşımı ikiye katlayacak şekilde elime para geçicek. Böylelikle gündüzleride yeterli uykumu aldığımda hem yazmayı düşündüğüm kitabıma ve gitmek istediğim keman kursuna istediğim şekilde vakit ayırabileceğim. Şimdilik görünen mutlu son ama zaman ne gösterir bilemem. Tek istediğim burdan kurtulmak. Bu lanet olası kadının kaprisinede, bu işinde taaaaaaaa bilmem neresine de....

27 Haziran 2009 Cumartesi

sarhoş değilim.

aylardan cumartesi, günlerden haziran. ellerimin üstünde yürüyemeyecek kadar yorgunum :)
çok içmişim gece, kadehler sarhoş oldu ben bişey yapmadım. evim bana geldi sabaha karşı, ağzımda sakızla uyumuşum bide..... yüzüm akmış boyalarımdan. annemin muhteşem kahvaltısıyla uyandım. tabağımdakileri didikleyerek azdan çok yedim, işe geç kaldım, e madem geç kaldım bide sigara yaktım. düdük gibiyim, bide gencim güzelim seni üzerim... bu yazı burada biter ve ben çeker giderim...

22 Haziran 2009 Pazartesi

ruhsuzum artık ben

geçmiş zaman olur ki;

harun beni aldatmış meğer, hemde en yakın arkadaşının sevgilisiyle, üstelik kızıda tanıyorum. daha yeni öğrendim. ikisinede çok ağar laflar edip ikisinide haritadan sonsuza kadar sildim. ilk ayrıldığımız zamanlarda bunu öğrenmediğim iyi olmuş bi bakıma. çünkü şimdi öğrendiğimde içimdeki his sadece mide bulantısı oldu. hiç bir tarafım acımadı. meğer benim mutluluğumu istemesi, kaçar gibi ayrılmak isteyişi, gözlerimin içine bakamayışları hep bundanmış. bunların üstüne bende boş durmadım tabi. biriyle tanıştım. kuzenimin arkadaşı, ama sevgili olamadık o ayrı, hoş çocuktu ama biraz tuhaftı, anlattıklarından anladığım kadarıyla bağlanma-ilişki problemli bi tip. henüz ağzım yeni yanmış zaten ıssız tuhaf adam triplerinden yol yakınken yol verdim. sonra biriyle daha tanıştım, o da biraz fazla hızlı, içimden bi his beni sadece yatağa atmak istediğini söylüyor. onada yol verdim.

gel gelelim şirkette işler vahim. ortalık cadı kazanına döndü. bu ay istifa etmeyi düşünüyorum. son bi haftadır raporluyum zaten iyice soğudum işten. yarın iş başı yapıcam, çekilir gibi değil...
şimdilik bu kadar :) gördüğünüz gibi gayet ruhsuzum, bi bok olmaz artık benden :) gidene bay bay gelene hay hay :)) dahasıda varda neyse, en kısa sürede detayları yazıcam tekrar...
öpito;)

17 Haziran 2009 Çarşamba

çöz beni arapsaçııııı

herkese yeniden merhaba, yine araya koskocoman bir zaman sokmuşum, yani bu da demek oluyorki hayatımda çeşitli depdebemeler oluyor. evet en son yazdığım günden beri bir çok şey oldu, yeni sevgili adayları, işyerinde ki aksilikler, istifa kararım, şefimle tartışmalar, harunla karşılaşmamız.... bunun gibi bir sürü kafamı al ağaşı eden olaylar silsilesi. şu yazıyı bi sokayım yayına bi yemek yiyip geliyorum. evet evet yazcam:) hemde hepsini :)