Pages

30 Mart 2009 Pazartesi

dam üstünde saksağan gel bize bazı bazı

  • artık dizi izlemiyorum, ensest hikayelerden içime böğğ geldi. eniştesiyle kaçanlar, baldızıyla yatanlar, yengesine göz koyup, kuzeniyle oynaşanlar oha kere oha yani.
  • adım başı seçim muhabbetinden fena halde sıkıldım. yeter bitti geçti artık, bokunu çıkarmayın! mikilmiş götün davasından kimseye hayır gelmez.
  • "iş yerinden arkadaş olmaz" diyen ilk insanı bulup öpesim var. keza lanet iş arkadaşlarımı mesai saatleri sınırlarında samimiyetsizce sevmekten nefret ediyorum.
  • işten direk eve gelirken "acaba annem ne yemek yapmış?" duygusu beni heycanlandırıyor.
  • saçlarımı kısacık kestirip, pişman olmamak, aynaya bakıp bakıp ağlamamak istiyorum.
  • metro- metrobüs- otobüs gibi toplu taşıma araçlarına bindiğimde ayakta kalan ilk insan neden ben oluyorum?
  • maaş günü geliyor, sevinin ey alacaklılar!!
  • Twilight'ın edward'ı nerdeysen gel bu beni kanım sana son damlasına kadar helal olsun.
  • çok fena göbek atasım var, yine error vermeye başladım.
biraz daha yazarsam no signal olucam ben kaçanzi, berbat, iğrenç, çok fena bi gün için iyi uyumam lazım.
öpito;(

29 Mart 2009 Pazar

kanlı sandıklar!!!

sandıklar açılalı şu yazı itibariyle 1 saat 50 dk. oluyor, ve sonuçları açıklıyorum;

Manavgat 1 ölü
Kayseri 1 ölü 1 yaralı
Kars 1 ölü, 4 yaralı
Van 1 ölü, 6 yaralı
İzmir 3 yaralı
Karamürsel 2 yaralı
Urfa 6 yaralı
Diyarbakır 2 ölü, 9 yaralı

ben yorum yapmıyorum, bunlar sadece yanısyanlar... demokrasi bizim neyimize ki zaten anlamıyorum!!!!

27 Mart 2009 Cuma

kalbimizi çalan eylemsel hareketler MİM'i

ahada bir mim daha:)
şimdiye kadar yapmış olduğum mimlerin en delisi sanırım, benim gibi bi hatuna göre ne kaa zor bi iş olsa gerenk dime:)
sevgili nehirsel beni mimlemiş, teşekkür ediyorum kendisine,
şimdi beyin fırtınası yapcez:)

konumuz kalbimizi çalan eylemsel hareketler MİM'i


kopyala-yapıştır mim açıklamasını aynen aktarıyorum;

Mutlu bir beraberlik için, karşı cinsten beklentileriniz nelerdir?
Sevdiğiniz kişide aradığınız özellikleri yazarak, kalbinizdeki güzeli tanımlayınız.
“Kısaca, birlikte olduğum kişi böyle olmalı” gibi ifadelerle,
kalbinizi çalacak kişiyi hayalinizde canlandırın ki, okuyan karşı cinsiyet
-hııım, demek şöyle yapsam daha etkili olacakmış, burada yanlış yapmışız" diyerek ayağını denk alabilsin.

neresinden başlasam bilemedim, aşk defalarca yaşanması gerektiğine inandığım bir kavram. öncelikle "insan bi kere aşık olur" diye hariçten gazel okuyan insanlara şaşarım, şöyleki, zaten aşk böyle bi kere olur, yok sevdimmi tam severim, bidaa olmassa hayata küserim dedirtecek bişey değildir. o dediğiniz bir kere sevmektir. bende bir kere sevdim, ve sonra kimseyi o kadar çok sevmedim. her defasında aşk, bir kova soğuk su gibi çarptı beni ama çok sevmedim -herkezi-. çünkü bir kere sevebildim bir-ini.
neyse geçmişi eşeleyip durup duruken delik deşik olmanın alemi yok:)

ben aşkın en çok o bi türlü açılamamış, başlayamamış halini seviyorum,
hani adam yada kadın kişisi açılmaya çalışırda bir türlü söylemezya, kıvranır durur, onu görmek için, ondan bi haber alabilmek için uydurmadığı bahane kalmaz ama karşısına geçince de saçmalar ya hani, işte aşkı aşk yapan en güzel hallerdir bunlar...
o kadar çok çeşitli insana aşık oldum ki hepsini bir bir gözden geçirdim şimdi.
olmassa olmazlardan biri haliyle her kadının ilk beklediği eylemsel hareket kesinlikle romantik olmasıdır keza ben bu eylemsel harekete her defasında en gayri saf-i milli halimle atlıyorum sevgili okuyucu. bana romantik yap, canımı ye. o derece yani.
bununla birlikte en önemlisi umur meselesidir. umrunda olduğumu illaki bilmem lazım. öyle aşığım ama sallamam eylemi bana sökmez. ilgiyi severim, olmadık zamanlarda sürprizler beklerim. çok konuşan, espri yapayım derken sapla samanı birbirine karıştıran hallerden aynen kaçanzi. yaşamış olması lazım, en az benim kadar hayatın o iğne deliği çemberinden geçmesi lazım, söylediğimi bir kerede anlaması lazım. bakışımla ne hissettiğimi bilmeli. giyimine kuşamına özen göstermeli, giydiğini yakıştırmalı, şefkatli, baba ruhlu olmalı, sakınmalı, korumalı. yalan söylemektense terk edilmeyi göze almalı. cesur olmalı, kapı gibi dağ gibi arkamda durmalı, benim için savaşmalı. ve herşeyden önemlisi "et kafalı" olmamalı. kadını sadece etten bir parça gören erkek en tiksindiğim erkek modelidir. kaşı gözü oynamamalı, sadık olmalı, kimsye yüzde yüz güven yoktur ben sadece doksandokuzunu isterim:)
belli bir tarzı olmamalı, kendini bi kalıba sokmak için uğraşmamalı, oncu buncu şuncu olmamalı, her telden çalabilen ama kendine has bir yoğurt yemesi olmalı.
benimle film izlemeli, benimle dans edebilmeli, benimle içen, içmesini bilen ama asla benden fazla sarhoş olmamalı ( ben içmesini bilmem çünkü, zil zurna olana kadar içerim ayıptır söylemesi:) benimle şarkı söylemeli, bana şarkılar armağan etmeli, az biraz deli olmalı, kaçık bi ruhu, serseri bi yanı olmalı.
kısacası yağmuru sevipte, yağmurda şemsiye açmamalı...

bunların hepsini bir arada yapabilen bir yiğido varsa hemen aşık olabilirim:P

ne kadar anlatabildim bilmiyorum, belki eksiktir ama fazlası yoktur, aynen olay budur:)

şimdi bu mimi başta aşk tanrıçası LollA'ma paslıyorum, döksün eteklerindeki taşları pardon incileri:)
sonra tuana, allegra, st. ziza, kelebenk,cherry mei chan, cimbabuka ve mor kedi. hadi bakalım, yazın eylemsel hareketlerinizi :)

26 Mart 2009 Perşembe

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki partilileri, muhabir İsmail Güneş ve pilot Kaya İstektepe...

ya yazıcak çok şeyim vardı ama elim gitmiyor bir türlü. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindeki partilileri, muhabir İsmail Güneş ve pilot Kaya İstektepe...
dün öğle saatlerinde helikopterlerinin düşmesiyle hala kendilerinden bir haber alınamadı. hepimiz ayrıntıları biliyoruz, yazarken bile içim sızlıyor resmen.
6 tane can, bir dağın yamacında asılı kalmış kurtarılmayı bekliyorlar-dı belkide. kanımca çoktan vefat ettiler, burunları bile kanamamış olsa, ya soğuktan donarak, yada o sarp dağlarda kurda kuşa yem olarak hayatlarını kaybettilerini tahmin edebiliyorum üzülerek...
kader mi ihmal mi bilmiyorum. Allah yakınlarına sabır versin, umarım hala hayattadırlar ve bir an önce bulunurlar.
.

yok başlık (hgvgkjggtuyfdskjglh)

sabahın 7 sinden beri şirketteyim, dün harunla konuştuk. asayiş berkemal. her şey yolunda. ne varsa konuştuk. sanırım bişeyleri düzelttik ama şu an ne konuştuğumuzu yazabilecek hafızaya sahip değilim.
uykum var ve hala ısınamadım.
eve gitmek istiyorum
iğrenç bir gün beni bekliyor.
offff yaaaa offff
alllaam bi mucize ver bana ve bu günü mutlu bitireyim... lüffeen :(

24 Mart 2009 Salı

felekten bir gece, ödünç değil gasp!


bu gün çok güzelim ben biliyomusunuz,
nedendir bilmiyorum her zaman olmaz bu duygu, bu gün kendimi çok beğendim. kıyafetim makyajım saçım falan pek bi hoş olmuşum (muşum-sonradan farketme durumları)
ve içimde koskocaman bir hiçlik duygusu. günlerce uyumak isteyen bir bünye.
dün gece çocukluk arkadaşım papatyamda kaldım. artık aynı mahllede aynı semtte oturmuyoruz, yaklaşık yirmi yılı bir fiil birlikte geçirmenin ardından henüz alışamadık bu ayrı mahallelere.. o da sevgilisinden ayrıldı, içim el vermedi ayrılığın ertesi günü yalnız kalmasına, iş çıkışı soluğu yanında aldım. yemek yedik sonra bi güzel içtik, hafif demlendikten sonrada parka gidip salıncaklarda sallandık gecenin bir yarısı, kaydıraklardan kaydık, en çokta tahtravallide eğlendik, ama çok eğlendik. ikimizde de aşırı derecede hırpalanmış yorgun ve kırgındık. yine geçmişten bahsettik, oyuncaklarımızdan, kendi uydurduğumuz oyunlarımızdan, okul yıllarımızdan, aşklarımızdan, anılarımızdan geçip giden gençliğimizden konuştuk. vakit epey geç olduğunda, yataklarımızdan birbirimize aduuuket çekip iyigeceler dileyip uyuduk.
ama en çok tahtravallide eğlendik....

21 Mart 2009 Cumartesi

Git gidebilirsen...


Kadın sevdiği adama sorar, "Neden ağlıyorsun?" Adam cevap verir, "Seni sevemediğim için"

Hadi şimdi git gidebilirsen...

(alıntı)

20 Mart 2009 Cuma

lanet olası mutlu inekler!!!!

sevgilinizle yürüyorsunuz,
bir billboardın önünden geçiyorsunuz...
tam o sırada yaşanan diyalog;

harun: inekler bile mutlu
delirapunzel: sen mutlu değilmisin?
harun: bazen!!
delirapunzel: peki!

"inekler bile mutlu, ben değilim" diyor adam. daha ne desin!!!

allah belanı versin sütaş, geberin bütün mutlu inekler!!!



14 Mart 2009 Cumartesi

Sarhoşsam; varlığın şımarmasın!


Yaşamayı haketmediğin,
Bir mevsim gibiydim bakışlarında...
Senin için yeşermiştim ben.


Aldırma,
Caddelere düşüyorsam saat onikiyi vurduğunda!
Aslında aradığım sen değilsin,
Ben kendi izimi sürüyorum yollarında? !

Beni çaldın,
Başka bir ben verdin akşamlarıma...
Sana düşkünlüğüm kendime uzaklığımdan?
Sarhoşsam; varlığın şımarmasın!
Benden sana türeyen ne varsa
Bil ki yokluğundan....

13 Mart 2009 Cuma

(Günün Blog'u seçilmişim ) Teşekkür... ;)

cuma sabahına uyanmanın heyecanı ile kalkıp bi an önce akşam olmasını dileyerek yola koyuldum, iş yerine geldiğimde her zamanki gibi önce bir kahve sigara azbirazda muhabbet derken masama geçtim. normalde herkesin yaptığı gibi sisteme girmektense bişeyler beni dürttü ve bloguma bir göz atayım dedim. birde baktım üfürükten prensesin mesajı var:) Bloxoo'da Günün Blog'u olmuşum:))) o kadar şaşırdım ki anlatamam. hiç beklemediğim birşeydi açıkçası. bu aralar o kadar kötü sürprizlere maruz kaldım ki, stresli bir cuma sabahında böyle bir güzellikle karşılaşmak çok güzel oldu. öncelikle bloxoo yöneticileri ve editörlerine çok teşekkür ediyorum, onlarca birbirinden güzel blog arasından seçilip tahtaya asılmak çok güzel bi duygu.
blog alemine girdiğimden beri hayatımın bir parçası oldu resmen. hayatımda olup biten herşeyi, yada olup bitemeyen hiç birşey-leri yazmak, üzüntümü, sevincimi, heycanlarımı, anılarımı, kızgınlıklarımı, bazende karalamalarımı içimden geçenleri buradan tanımadığım ama varlığını tanıdığım insanlardan daha çok hissettiğim insanlarla paylaşmak, onların da yaşadıklarım hakkında fikirlerine ulaşmak beni hayatın reel yorgunluğundan alıp uçsuz bucaksız yerlere savuruyor. kendimi buluyorum, çevirip çevirip tekrar okuyorum. kısacası blogum bana iyi geliyor...
tekrardan beni günün blogu seçen herkese ve destekleyen sevgili blogger'lara teşekkür ederim... kucak dolusu sevgilerle;)
öpito, delü;)

9 Mart 2009 Pazartesi

mutlu pazartesiler....

Fena sayılmayacak ölçüde pazartesine normal bi şekilde bşladım. Yolda gelirken kimseyle kavga etmedim, 3 vesait değiştirdiğim yolda az da olsa oturarak gelebildim. Yağmurda yoktu, geçte kalmadım. Yani kısaca işe geliş seyrimde bir aksilik olmadı. İş yerinde de herşey yolunda gözüküyor. Akşama kankam şafakla görüşücem, eşşek sıpasını uzun zamandır ihmal etmiştim bir sürü sitem etti biraz gönlünü alırım hem çok özlemiştim zaten. İş çıkışı onunla buluşucam.

Hafta sonunun yorgunluğu hala üstümde, vücudumun çeşitli yerleri sanki sopayla eşşek sudan gelene kadar dayak yemişcesine ağrıyor. Masamın başından fazla kıpraşmamaya çalışıyorum bu yüzden.

Bu gün çağrı birincisi yine ben olucam sanırım, diğer arkadaşlarla aramızda açık ara fark var, bu farka güvenerek ara ara saçmalayabilirim buralarda;) allah kahretsin yaa, mükemmelim yine ne kadar uğraşsalarda ben izin vermediğim sürece beni geçemiyorlar:) neyse, kimse bu yazdıklarımı görmeden bi an önce uçurayım )
Öpito, delü;)

7 Mart 2009 Cumartesi

ben deliyim...


Ben deliyim!
Gözlerimin yaşı kadar,öfkeli ve telaşlıyım.
Saçımın dalgası kadar,iniş - çıkışlı..
Sevgimin nefreti kadar karmaşığım..
Hayatı adımlarım kadar yaşarım; Kısa ve hızlı..
Gülerken ağlarım, Gözyaşlarımı avucuma saklarım..
Hayatın oyuncağıyım,sabırlı ve isyancı..
Her yere,her ana bir maske ayarlarım..
Ağlayan palyaçoyu iyi anlarım..
Kaygılıyım,sabırlıyım ve kararlıyım.. Kalp atışlarımı sayarım..
Sonra yaralarımı kanatırım.. Gözyaşlarımı yaralarıma satarım..
Daha çok acısın diye; Biraz daha kanasın,hiç durmasın.. Sonra kurusun,bana
beni hatırlatmasın!!
Başka kimse de kanatmasın..
Tehlikeli bir cesaretim vardır benim; Bakınca görülebilir..
Ağrılarım vardır benim;
Simsiyah.. Her an başlayabilir.. Hüzünlü bir öfkem vardır benim; Gözlerimden sızabilir!..
Hasta bir ruhum vardır benim; Her an ölebilir!..
Söyleyemediklerim.. Dişlerimi kırabilir…
Saçlarım uzamaktan, Gözlerim ıslanmaktan usanabilir..
Hayallerim,kör kuyularda unutulabilir..
Beklentilerim,beni hep bekletebilir.. Hayat hep aynı durakta durmayabilir..
Ama hava;hayatı her an felç edebilir!..
Balıkçılar;bir gün olsun.. Çırpınan balıklara acıyabilir..


Yaşamaktan sıkılırım sonra.. Saçlarım beyazlayabilir..

Kalbim ritim tutmaktan sıkılabilir… Ve o gün.. Yaşam rayından çıkabilir!..

6 Mart 2009 Cuma

adı aşk..

Hayat belki de hiçbir zaman sürprizlerle dolu olmadı, büyük hatalarımızı yada büyük başarılarımızı hayatın karşımıza çıkardığı sürprizler olarak nitelendirdik belki de. Canımızı acıtanları özledik hep, çuvaldızı kıçımıza batırana kadar sevdik onları, yaralarımız kanamaya başlayınca fark ettik, kan kaybettiğimizi ve fark ettiğimizde yaralarımız kapanmaz olmuştu artık. Sonra merhem kılıklı tuzlar girdi yaramızla aramıza, onlarında tuz olduğunu canımız yandığında fark edebilmiştik anca.. velhasıl yaramızla yaşamayı öğrendik..
Başkalarının acıları teselli ediyordu bizi ne garip, acıyı acıyla dindirmek. Şükrettik, ucuz atlattık, beteri de varmış dedik, yada “o da benim gibi” diyerek rahatladık, yalnız değiliz sandık. Oysa hiçbir yara bir başkasının canını yakamazdı. Biz yinede acılarımızı harmanlayıp yakarak yaşadık. Ben ağladığımda mesela göz yaşlarım bir başkasının gözünden akmıyor, yani ıslanan benim yanağım oluyordu, hayatın hangi penceresinden bakarsan bak değişmeyen sadece bu duygu yeryüzünde.. aşk.. Sadece bu duygu bütün dillerde aynı, bütün ırklarda ve bütün coğrafyalarda aynı... bütün evrene parçalanmış, milyonlarca şekle girmiş bu duyguyu acısız ve yarasız yaşamak bu yüzden bu kadar zor olsa gerek... aşk bu dünyadan kaçmaya çalışıyor anlamıyor musunuz? Boşuna koşuyoruz aşkın kılığına girmiş o acımasız sevgilinin peşinden, hani adını aşk koymuştuk ya işte o ta kendisi! yorgun bitkin ve oldukça hırpalanmış bin yıllardır. Ben bıraktım.. adını aşk koymuştum bir zamanlar, canımı acıttı ve gitti!

4 Mart 2009 Çarşamba

aptal palyaço

her gün olduğu gibi akşam olmasına yakın yine bir yumruk geldi oturdu boğazıma.
günlük işlerin telaşına vurup kendimi, kalabalıklarda kahkalara karıştıyorum sesimi. en çok gülen, en çok konuşan, en çok çalışan, en çok eğlenen ben olduğumu düşünürler bu yüzden. akşam olupta iş bittiğinde, masamı toplarken, öyle bi an geliyor, ve ben aslında sabah dağıttığım hüzünlerimi ve sıkıntılarımı topluyorum masamdan.
öyle işte yine ağladım biraz. eve geldim, akşam biraz içerim diye düşündüm ama üşendim. alkolden kendimi epeydir uzak tutma çabalarım sonunda işe yaradı. her seferinde kendimi ertelemeyi, dolayısıyla daha az içmeyi başarabiliyorum artık.
haftasonu için henüz bi planım yok. ama çok eğlenmeyi, eğlenebileceğim bi yerde olmak istiyorum, dans edip şarkı söylemek istiyorum, bakalım hafta sonuna kadar beni neler bekliyor olacak, kimbilir?

kaçamak güneşli bir öğlen vakti...

şu an iş yerindeyim, kaçamak yapıp arada bir bloglara göz atıyorum.
dışarda süper bi hava var, hiç çalışasım yok. kızlarla sabahtan beri beşiktaştan bebeğe yürümenin halisülasyonlarını görüyoruz, aksilik elimizdeki projeyi bu gün akşama kadar bitirmemiz bekleniyor, oysa hepimizin gözü dışardaki yalancı güneşte.
az önce öğle yemeğinden geldim, hiçbirini beğenmedim ve açım.
masamın dağınıklığı içimi bunaltıyor, akşama bi istiklal yapıp tek başıma içmeyi düşünüyorum.
kendimi özlüyorum bu ara, tek başınalığımı, ipimi koparmışlığımı, serseri mayın gibi savruluşlarımı. yalnız kalmak istiyorum artık. yalnızlığımın dayanılmaz hafifliğini istiyorum.
neyse bu kadar serzeniş yeter, işler bei bekliyor.
öpito, delü;)

3 Mart 2009 Salı


Birgün belki hayattan, geçmişteki günlerden, bir teselli ararsan bak o zaman resmime
Benden sana son kalan bir küçük resim şimdi, cevap veremez ama ağlar yalnızlığına....

2 Mart 2009 Pazartesi

ortaya karışık bir deli...


sinirliyim,
hırçınım,
huysuzum,
uykusuzum,
kuruntuluyum,
huzursuzum,
yalnızım,
hastayım,
yaramazım,
öfekeliyim,
sancılıyım,
kırgınım,
küskünüm,
yorgunum,
durgunum,
hüzünlüyüm
ve hepsi için ayrı ayrı, en az bir kere üzgünüm :(