Pages

3 Şubat 2011 Perşembe

son gelişmeler....

nereden başlayacağımı bilemiyorum. bomboş hayatımın gündemi o kadar yoğun ki, görünürde hiç bir şey yapmıyorum ama kafamın içinde milyonlarca şey var. hızlı başladığım takı tasarım çalışmalarından çabuk sıkıldım. kaldırıp attım. sonra da eve kapattım kendimi. televizyon ve bilgisayar ekseninde dönüp duruyorum. bir tarafım asosyallikten çürümeye yüz tutmuşken bir yanımda hayat o kadar hızlı akıyor ki yetişemiyorum hiç birşeye...

Geçtiğimiz hafta Celly İstanbul'a geldi. İlk buluşmamızla Türvak'ın sinema tiyatro müzesine gittik. İnanılmaz bir arşiv vardı. Eski sanatçılar, eski sinema makineleri, fotoğraf makineleri, hepsi muhteşemdi. en çokta fotoğraf makinelerinden alamadım kendimi. Savaş makinesi gibiydi hepsi. Yasak olmasına rağmen gizli gizli cep telefonumuzla fotoğraflarını çekmekte ayrı bi keyifti :) ancak bu sergide hiç hoşuma gitmeyen durumlar vardı. bunları ayrıca bir başlık altında paylaşmayı düşünüyorum.

Sonrasında geniş ailemiz bir araya geldi, Celly'nin her gelişinde toplanırız yemek yeriz.  Ama bu sefer bir amacımız daha vardı. Mısır'daki dedemizden miras kalmış onu paylaştık :) şaka şaka, yani dedemizden kaldığı doğru du ama Mısır'dan falan değil. Zaten işin o kısmı da çok komikti. Miras işinin bütün prosedürlerini büyük amcam yani Celly'nin babası halletti. Parayı pay ederken de çok komik anlar yaşandı. Bütün kardeşler ve bütün kuzenler bir aradaydık. Paralar pay edilirken herkes birbirine "aaa olmaz bak bu senin hakkın bana 50 kuruş fazla geçti" "aaa valla olmaz sen o kadar uğraştın masraf ettin bu senin hakkın" "ya ama senin şu borcun vardı al bunu sen kullan", "yok valla olmaz senin bu paraya daha çok ihtiyacın var" gibi kelimeler havada uçuştu. Babannemde küçük amcamla yaşadığı için okuma yazma bilmemesi ve para harcaması gereken  hiç bir şeye de ihtiyacı olmadığı için onun hakkına düşen parayı sayıp babanneme verirken de çok eğlendik. hayatında ilk defa bu kadar yüklü bir paraya tek seferde kendi başına sahip olan babannemin tepkileri ilginçti. hepimizin bu parayı babannemin ne yapacağı merak konusuydu. parasını tek tek saydım, paranın rengini ve adetini söyledim eline verdim. o anlar çok komikti. her kafadan bi ses çıktı ne yapacağına dair ama babannem sır vermedi :) "ben işimi biliyorum siz karışmayın" dedi. Benimse tek korkum evde kalmış kız torunları (Celly ve ben) için çeyizlik bir şeyler alıp bu parayı çul çaput çetik dantel örgü gibi şeylere harcayacak olması :) çünkü üç ayda bir aldığı bütün maaşını genelde bu şekilde değerlendiriyor kendisi :)
neyse o akşam bütün bu miras muhabbetinin üzerine düşündüm ve sevgili geniş aileme şunu söyledim. "bir mirası pay ederken bu kadar eğlenen, ve kendisinden önce diğer aile bireylerinin ihtiyaçlarını gözeten, kardeşlerin kendi aralarında bu kadar dayanışabildiği başka bir aile görülmemiştir" ve bu lafımın üzerine hepimiz gülerek muhabbetimize devam ettik :))

malumunuz şu sıralar çalışmıyorum. aylar önceden teklif aldığım bir iş vardı. Almanya Ankara ve İzmir merkezli bir haber kanalının İstanbul haber merkezi için görüşmek istiyorlardı. daha önce Ankara'ya çağırdılar gidemedim, sonra İstanbul'da görüşmek istediler yine o zamanlar çok yoğun olduğum için görüşemedim. en son İzmir'e davet ettiler geçen hafta, yine bir takım aksilikler yüzünden gidip görüşemedim, o konu da şimdilik hava da kaldı. bir hayır var ama anlamış değilim. sonuç: hala işsizim!

ve asıl bomba..... Papatya ile barıştık. Şurada yazdığım konu ile ilgili görüşmüyorduk. tam 97 gün sonunda iletişime geçtik. yirmiiki yıllık çocukluk arkadaşından vazgeçemiyormuş insan. Bu konuyu da burada fazla eşelemeden ayrı bir başlıkta daha sonra yazmak istiyorum.



ve haftanın son gelişmesi olarak ta Zaganos Paşa ile yapmayı düşündüğümüz Ankara çıkarması az önceki telefon görüşmemiz ile bir hafta sonraya rötarlanmıştır. Sevgili Cemo ve Lolla'yı da ziyaret edip kısa bir haftasonu kaçamağı yapıp, İstanbul'daki streslerimizden uzaklaşıp yollardan hırsımızı almayı planlamıştık. tabiki planımızdan vazgeçmiş değiliz. haftaya bi aksilik çıkmazsa gitmeyi düşünüyoruz. hatta ve hatta önce arabayla gitmeyi düşündüğümüz seyahatimizi daha sonra otobüs ve en sonunda da trenle gerçekleştirmeye karar verdik. Çok keyifli bir yolculuk olacağından hiç şüphem yok.....

bu arada keçi gribine tutulmuş bulunuyorum millet! yaklaşık 20 gündür üzerime yapışmış bu hastalıkımsı gribimsi lanet şey dün akşam yoğun bir şekilde kendisini gösterdi. hayır yatak döşek yatırıp beni kendimden geçirse daha mutlu olacağım. ama sadece üst solunum yollarımın tıkanması, beraberinde baş ağrısı ve nöbetler halinde vuku bulan sıtma ve şiddetli halsizlik hissinin tam geçti dediğim anda yeniden başlaması beni canımdan bezdirdi.  sabırsızlıkla bu hastalıkımsı şeyden kurtulmayı bekliyorum....

şimdilik benden bu kadar, daha odamı toparlayıp küçük çapta bir temizlik yapmayı düşünüyorum. akabinde dışarı çıkıp fatura ıvır zıvırları için bankalara gitmem gerekiyor. nasıl gözümde büyüyor anlatamam.
hadi çok oyalandım..... öperim...

3 yorum:

Unknown dedi ki...

allam buna yorum yazmak da ayrı bir dert insan maddeler en azından yazarken ki kolay cevaplayabilelim.
neyse ben cevabı maddeleyeyim
1.tiyatro müzesi olduğunu bile bilmiyordum ama madem var fotoğraflarına bakayım senden belki bi ara gideriz.
2.mirasyedi olacaksın bir süreliğine yani maaşyedi olamadığına göre :)
3.iş konusunda sana acele etmeni onlarca kez söyledim diye bir cümleye başlardım ama neyse olan olmuş artık bundan sonrasına bakmak lazım.
4.papatyayı tanımıyorum ama barıştığına sevindiğine göre önemli olmalı soldurma bi daha çiceği :)
5. biyerde okudum aşk diye bir şey yokmuş :) hayal mahsuluymuş, masal kahramanları yaşarmış onu :p rapunzel gibi :):):)
6. bekle bizi lolla, cemo ve ankaranın kuru soğuğu (deniz yok ya soğuk ondan kuru :p )
7.inatçılığındandır biraz ılımlı ol iyileşirsin
8. hadi selametle dikkat et kendine zaten hastasın iyice hasta olma

cemo dedi ki...

1 hafta sonraya mı kaldı :( len o bilseydim bu gün lollayla buluşurdum be :D insan bi mesaj atar hıh. Cumartesi gelceksin hepberaber gezeriz diye cumartesi buluşuruz dedim ben :(((

mefisto dedi ki...

pek asosyal bir hal göremedim ben sende, sosyallikten çatlayacak gibisin daha çok :) geçmiş olsun bu arada..